Hikayem

Yaşamım boyunca öğrenmeye ve öğretmeye dair müthiş bir tutkuyla yoğruldum. Annemin okuma yazma bilmemesi ve benim anneme olan sevgim beni tutkulu bir öğretmen yaptı diyebilirim. Öyle ki henüz 8 yaşında, yaşının öğrenmek için çoktan geçmiş olduğunu düşündüğü bir yaşta hiç okul yüzü görmemiş anneme okuma yazma öğreterek matematik zihniyle düşünebilmenin nasıl bir şey olduğunu anlamasına destek oldum.

Öğrenmeyi çok sevmeme rağmen okul kurallarına hiçbir zaman tam bir uyum sağlayamadım. Çok hareketli olduğum halde oturmak zorunda kaldığım için, ders süreleri bana oldukça uzun geldiği için okul hayatım çoğunlukla sıkılmakla geçti. Bu, okul başarımı oldukça düşürdü ama öğrenme arzum sayesinde okuduğum tüm okullardan başarıyla mezun oldum.

Her zaman çok hareketli ve aşırı meraklı bir çocuktum. Evrenin, insanın oluşumuna dair bitmek bilmeyen sorularım ve güçlü bir hayal dünyam vardı.

Sorduğum soruları cevaplayacak düzeyde entelektüel seviyesi yüksek kimseyi bulamamış olmama rağmen merakım ve duyduğum heyecan hiçbir zaman azalmadı.

Hiçbir destek almadan kendi öğrenme stratejilerimi geliştirdim. İlk öğrencimin annem olması benim için eşsiz bir tecrübeydi. Anlamanın, öğrenmenin önündeki engelleri çok küçük yaşta fark etmiştim.

Merak ettiğim soruların birçoğu ayıp ve sorgulanamaz konuları içerdiği gerekçesiyle yanıtsız kaldı. Çevremdeki birçok kişinin sorgulama araçlarından yoksun olduğunu fark ettiğimde matematiğe olan merakım da derinleşti. Bitmek bilmeyen ‘neden?’ sorularımın cevaplarını bulmak için bir yol arayışım gittikçe tutkuya dönüştü. Matematik bana bu belirsizliği kesinleştirebilecek ve ‘neden?’ sorularımın cevabını verecek tek araç gibi göründü.

Ne var ki derslere uzun süreler konsantre olamadığım için içimde hissettiğim eksiklik hissi beni kaygılı ve dikkatsiz biri haline getirdi.

Dikkatimi odaklayabildiğim tek alanın Matematik olduğunu farkettiğimde onu kendi zihnim için bir dönüşüm aracı olarak kullanmaya karar verdim. Böylece bu anlayış beni Matematik öğretmeni olmaya itti.

Nitekim öğrenme-öğretme tutkum, sorularım ve kesinlik arayışımın sonucu olarak Başkent Üniversitesi İlköğretim Matematik Öğretmenliği bölümünü kazandım ve başarıyla mezun oldum.

2 yıl özel okul 10 yıl da devlet okulunda olmak üzere toplam 12 yıl öğretmenlik yaptıktan sonra okulun insanlar için belirlediği standartlar ve benim her bireyin eşsizliğine dayanan anlayışımın uyuşmaması sonucu devlet kurumundan istifa ederek kendi eğitim anlayışımı icra edeceğim Esnek Beyin’i kurdum.

Devlet okulunda çalışmış olmamın bana katkısı muazzamdı. Binlerce farklı çocukla çalıştıktan sonra öğrenmenin önündeki engellere dair elimde güçlü veriler oluşmuştu. Öğrenmenin beyinle olan ilişkisi üzerine deneyimsel bir laboratuvarda analiz edebilme, tıpkı bir matematik sorusu çözer gibi bu soruna çözüm bulabilme şansım oldu. Farklı bir eğitim anlayışı mümkün diyerek Mindfulness odaklı, (yurtdışı ve yurtiçi) eğitimler almaya başladım.

Odağı insan ve tabi ki bütüncül bir eğitim anlayışı olmayan bir eğitimin çocuğa nasıl zarar verdiğine yıllar içinde çokça şahit oldum.

Zihinsel esnekliğin ve zihinsel katılığın, kaygının ve dikkatin, farkındalığın ve bilincin öğrenmedeki rolünü beynin işleyişi açısından araştırmak istedim böylece bu konu üzerine yıllarca okuduktan sonra Üsküdar Üniversitesi’nde Nörobilim mastırı yapmaya karar verdim.

Tüm bunları başarırken en önemli iki dayanak noktam; tutkulu merakım ve yılmaz kişiliğim oldu.

Ayrıca kaygı, dikkat, algı, benlik algısı, farkındalık, bilinç, matematik öğrenme ve matematik öğrenememe üzerine kendi deneyimlerimden çıkardığım sonuçların aldığım tüm bilimsel eğitimler tarafında destekleniyor oluşu benim bu yola olan adanmışlığımı artırdı.

Bir öğrenci ve bir öğretmen olarak bütün hayat tecrübem, akademik başarılarım, farklı düşünen esnek beynim ve donanımımla ‘Ben matematik yapamıyorum, kaygı ve korku duyuyorum, 40 dakika derste oturamıyorum, zekamı ve varlığımı akademik başarımla ölçmeyin.’ diyen herkese,

  • matematiği az öz şekliyle anlatabilmek
  • kavramsal alt yapıyı oturtacak şekilde sıkılmadan, somuttan soyuta geçişi kolaylaştırmak
  • kaygı-endişe duymadan, beyinle uyum içinde zihinsel haritalar oluşturmalarını sağlamak
  • mindfulness temelli öğrenmeyle kalıcılığın oluşmasını sağlamak
  • kaygılı bir beynin öğrenmede yaşadığı zorlukları anladığım bir yerden Farkındalığı ve Bilinci dönüştürmek için Esnek Beyin Matematik Okulu’nu kurdum.


Benim hikayem sadece bir azim hikayesi değil, anlamanın önündeki engelleri kaldırmak, kaygı ve endişe duymadan matematiğin matematiğini öğretmek için bir sistem kurma hikayesidir.

Kaygı, endişe, dikkat, farkındalık, bilinç, öğrenme sorunları çözüldükten sonra matematik için beynin en önemli noktası olan prefrontal korteksin gelişiminin çok daha hızlı olacağını hem kendimde hem de binlerce çocukta deneyimlemiş aynı zamanda bunun bilimsel alt yapısı için eğitimlerini de almış, hala da almaya devam eden bir insan olarak öğrenmenin önündeki her engeli biliyorum tabi ki bunları aşmanın yollarını da…

Sürdürülebilir bir başarı sağlamak için ekibimle birlikte buradayım.

10+ yıl

Tecrübe

% 100

Gelişim


Reyhan ÜYÜR

Esnek Beyin Matematik Okulu Kurucusu